Kahve Potu muymuş.. Neymiş!

    

     Verdiğimiz ara son bulmuştur...
     Lütfen herkes internet başına...
     Müthiş sosyolojik yorumlar ayağınıza geldi!..

3..2..1..



   
     Artık bazı hikayeleri yayınlama izni alarak paylaşmaya başlayacağım sanırım. Yine duyduğum mükemmel hikayeler, mükemmel insan aşağılamaları, mükemmel ayrımcılıklar var. Ama hayat güzel.. 😊
 
     Yine çok iyi bildiğiniz bir giyim firmasında, yine çok yakın bir arkadaşımdan duyduğum bir anımız var efendim.  Bu firma her ne kadar elit olarak bilinse de elitlik biraz cimrilik boyutuna geçmiş sanırım. Yönetimde çeşitli sıkıntılar falan bir kenara çalışana saygı sıfır! Hem de o firmada.. O da ayrı inanılmaz ya, neyse. Siz siz olun adına, şanına, görünüşüne aldanmayın.

Efendim, bu firmada çalışan bir abla hikayemizin baş karakteri, şimdilerin pek çok iş ilanında geçse de içeriği benzer olan "ofis asistanı", ama şirketin çaycı ablasıdır her zaman o. Firmada çaydanlık mı kahve "pot"u mu, neyse, o kırılmış. Atılması lazımmış ama kimse de atmamış. Bu ablamız da onu kırık görünce atmış tabi yenisi alınacak diye. Önemli nokta şu, ablamız onu atarken demliğini de atmış. Bu olaya yönetimin tepkisini söylüyorum. Demliğin parasını ablanın maaşından kesiyorlarmış. ABLANIN MAAŞINDAN! Yani büyük ihtimal asgariye çalışan ablanın maaşından kesiyorlar. Ve bunu, bir gömleği 300 TL'ye satan bir firma yapıyor. Ben saymaya başlayayım mı, siz içinizden devam ediyor musunuz?

     Olayı duyduğumda ne kadar şaşırdığımı anlatamam. İçimde kendiliğinden oluşan bir nefret ve "ee kimsenin sesi çıkmadı mı bu olaya karşı?" sorgulamalarım. Ses çıkmıştır illaki merak etmeyin. Ama şöyle sesler.. Ayşe Ahmet'e yakınır, Ebru Halime'ye.. Kulaktan kulağa dolanır böyle olaylar ve sadece "aaa inanılmazzz nasığl yapaaarlaaaaağğğrrrr!!" sesleri. Kimse gidip soramaz, kadıncağızın parasını nasıl kesersiniz diye. Alın ben veriyim 'üç kuruşunuzu!' da demez kimse. Çünkü herkesin kendi canı, kendi malı kıymetlidir öncelikle. Çünkü herkes korkarak çalışır işyerinde. Kovulmaktan korktuklarından, kendilerini göstermenin kötü etki olacağını düşündüklerinden sanırım.. Sanki bunlar dünyanın sonuymuş gibi..

     Bu kadar basit bir olay karşısında, söylemek istediklerim, sövmek istediklerim.. Ne yaparsanız yapın ama kağıt için vicdanınızı kaybetmeyin. Lütfen..

Ve lütfen, böyle olayları duyduğunuzda şaşırmaya ve sinirlenmeye devam edin! Lütfen! Alışmayın, alıştırmayın kimseyi. O kadar çok böyle örnek duydum ki, o kadar çok anlattım ki bu örnekleri. "Ee hep oluyor böyle şeyler." cümlesinden nefret ettim. Hep olması "normal" ya da doğru olduğu anlamına gelmiyor amaa!!!!  Hep şaşırın, hep kızın. Bu kadar ufak şeylere bile sesimiz çıkamıyorsa..

Neyse efenim. Ben sakinden gideyim uzun zaman sonraki bu yazımda. Ne hikayeler ne hikayeleeeer var bilseniz! Hepsi sırayla..



    







Yorumlar

Yorum Gönder